5 Ekim 2011 Çarşamba

El Yapımı Türk Klasiği Maral


Klasik otomobil tutkunu Hasan Yurdakul, uzun yıllar süren çalışma hayatını geride bırakıp hobisini işe dönüştürdü. Ve ortaya bir şahıs tarafından üretilen ilk Türk el yapımı klasik otomobil markası Maral çıktı

Hasan Yurdakul, gerçek bir klasik otomobil tutkunu. Üstelik arabalarını garajda saklayıp turşusunu kurmuyor, kullanıyor! Robert Kolej sonrasında üniversite eğitimi için Amerika'daki UCLA'e giden, USC'de işletme üzerine mastır yapan Yurdakul 1970'te Türkiye'ye döndüğünde sırayla, beğendiği eski otomobilleri satın almaya başlıyor.


İki MG, bir Fiat Spider, bir TR3 ve üstü açık bir Jaguar'ı oluyor. Daha sonra şu anda sahibi olduğu 1968 ve 70 model iki Porsche'yi satın alıyor. Ama bu tutku hep hobi düzeyinde kalıyor.

Çeşitli sigorta şirketlerinde üst düzey yöneticilik, Marmara Üniversitesi'nde profesörlük yapıyor. Okulun sigortacılık bölümünü kuruyor. Özal, Demirel ve Tansu Çiller'in başbakan olduğu dönemlerde, İş Bankası ve Başbakanlık'a bağlı Toplu Konut Özelleştirme Dairesi'ne özelleştirme konusunda danışmanlık veriyor.

Bu yoğun iş hayatının sonrasında ise artık biraz mola vermeye ve zaten hep devam ettirdiği yelkencilik, teknecilik ve otomobil tutkularıyla baş başa kalmaya karar veriyor. Ama Yurdakul gerçek bir hiperaktif. Hal böyle olunca, hobileri de kısa zamanda iş haline dönüşüyor. Röportaj sırasında sürekli telefonu çalan Yurdakul, artık sadece istediği kişilere İngiliz Kraliyet otomobili Morgan'dan esinlenerek yarattığı el yapımı Maral otomobilini ve Linmar marka tekneleri üretiyor. Kızı Nil Yurdakul'un isminden yola çıkarak ürettiği spor yarış arabası Nily'yi ise yakın zamanda Amerika'ya pazarlamaya hazırlanıyor.

Otomobil tutkunuz nereden geliyor?
Herhalde çocukluktan geliyor. Her erkek çocuğunda olduğu gibi 2-3 yaşından başlayan bir merak, bir tutku bu. Ben Bebek'te büyüdüm. Babam o dönemlerde araba sahibi olan sayılı kişilerden biriydi. Çocukluktan itibaren direksiyonlarla oynadım. Bu tutku bugüne kadar geldi.

Sizin tek kapılı, üstü açık arabalara hep özel bir merakınız var. Bu da babanızdan gelen bir şey mi?
Evet. Ben doğduğumda, babamda 1936 model, üstü açık bir Buick vardı. Sonra 1947 model, üstü açık bir Chevrolet'si oldu. Ben de 16 yaşımdan beri araba sahibiyim. Bugüne kadar şahsıma ait hiç dört kapılı bir arabam olmadı. Ya eşimin ya da kızımın oldu. Dediğiniz gibi merakım ve tutkum tamamen tek kapılı, üstü açık arabalar üstüne.

"Klasik araba koleksiyoneri değil, kullanıcısıyım"
Bu tarz arabaların koleksiyonunu yapıyor musunuz?
Koleksiyon geniş kapsamlı bir kelime. Koleksiyoncu sayılmam. Ama üç tane Porsche otomobilim vardı. Şu anda iki tane var. Biri 1968 model siyah bir Porsche, diğeri 1970 model beyaz bir Porsche. 68 modeli kızıma hediye ettim. Daha evvel de yine buna benzer iki kişilik, üstü açık spor arabalarım oldu. Ben koleksiyoncu değilim, kullanıcıyım. Sahip olduğum eski arabaları gündelik yaşamda kullanıyorum. Bir garajda saklamıyorum.

Aynı zamanda Türkiye'deki Klasik Otomobil Kulübü'nün bir üyesisiniz...
Evet. Ne yazık ki, klasik ya da eski otomobil faaliyetleri Türkiye'de biraz kısıtlı. Biz kulüp olarak kapsamlı toplantılar, hafta sonu gezileri, Cumhuriyet Bayramı gibi milli günlerde ralliler organize ediyoruz. Birbirimize yedek parça, tamirat konularında yardımcı oluyoruz. Ben de yapılan rallilerin hepsine katılıyorum.
Turgay Artam klasik otomobil müzayedelerini başlattı. Daha evvel bir başka arkadaş, bir genel müzayede içinde tek tek araba satışı yapmıştı. Bunları da ilgi alanımız olması dolayısıyla takip ediyoruz. Kulüp, otomobil kültürüyle ilgilenenlerin tutkularını paylaştığı bir cemiyet.

"Otomobilim Maral hareket eden bir heykel"

Tutkunuzu mesleğe dönüştürmüş birisiniz. Yıllarca başka alanlarda çalıştıktan sonra, iş hayatından sıyrılıp kendi el yapımı otomobiliniz Maral'ı üretmeniz nasıl oldu?

Klasik araba parçaları topluyor ve onları birleştirerek araba haline getiriyordum. 74 model bir Fiat Spider'ın parçalarını toplarken, arabanın orijinaline sadık kalmaktan sıkıldığımı fark ettim ve kendi otomobilimi yaratmaya karar verdim. Elalemin orijinal parçalarının peşinde koşacağıma, kendi orijinal parçalarımı yaratayım derken 92 yılında Maral'ı yapmaya başladım.

Hobi olarak kendime yaptığım bu arabayı görenler "Bana da yapsana" demeye başlayınca bu bir işe dönüştü. Ve 1994'te Türkiye'nin ilk ve tek seri otomobil imal etme belgesini aldım. Bu benim dışımda sadece Türkiye'de kurulu yabancı markalarda olan bir belge.

Ben Türkiye'de beşinci otomobil belgesini bir şahıs olarak aldım. Arabanın tasarımı, patenti, her şeyi bana ait ve araba tamamen Türkiye'de, Türk işçiler tarafından üretildi. Maral bence hareket eden bir heykel. Ve sadece araba kültüründen anlayanlar için üretiliyor. Herkese yapmıyorum.

Maral nasıl bir otomobil?
1940'lı yılların ikinci yarısı, harp sonrasında yapılan iki kapılı spor arabaların hepsi aşağı yukarı İngiliz kraliyet ailesinin kullandığı Morgan'ın hatlarına sahiptir. Bu klasik bir modeldir. Akan bir gövdesi, uzun bir kaputu vardır. Ben de o devirdeki arabalara çok heyecan duyduğum için, benzer bir model yapmak istedim. 1950'nin klasik hatları üzerine bir araba imal ettim. Ama iyi bir klasik otomobil kullanıcısı, arabamı görünce "Bunun Morgan'la alakası yok" der.

Zaten 98'de Morgan, arabamın patentini almak üzere beni dava etti ama itirazım kabul edildi. Çünkü bu çizgiler otomobil tarihinde kendi kendine gelişen çizgilerdi. Herhangi bir markaya mal edilemezdi.

Kaynak: Milliyet

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...